3 Temmuz 2012 Salı

ne çok özlemişim ey yeşil seni...

        Apartman fareleriyiz demiştim ya evet cidden öyleyiz bunu köye gidince daha iyi anladım ...doğanın hiç bir harfi olmayan bir yerde yaşıyoruz gerçekten.Belediyenin yaptığı kümes gibi bir iki parka insanlar tıkışıp kalıyor başka hiç bir şey yok.Ne bir renk ne bir koku nede bir emek var oluyor bu ağacı ben diktim demedikten bu sebze benim demedikten sonra neye yarar  o parklar bahçeler senin ürünün olmadıktan sonra....
        Bunları köyde yeşillikle uğraşınca daha iyi anladım.Babam hasta olduğu için bahçeyi sulama işi bana düşmüştü bahçeden 3 4 arık domates,1-2 arık salatalık 1 arıkta patlıcan ekilmişti .Tabi daha olmamışlardı ama yine de uğraştık bir güzel neyse .onları çeşme suyu ile değil kuyu suyu ile suladık tabi bizim evin bahçesinde kuyu var küçükken babam onun içine girerdi onu hatırlıyorum çok korkardım nasıl iner o koca deliğe diye.
     




        Neyse başladık bahçe sulamaya.önce sebzeleri suladık Tabi bu arada bizim ufaklıkta otlarla taşlarla oynamakla meşguldu .. Oda çok sevdi oraları  bence ..Sebzeler bitince  30-40 kadar elma ağacımız var bahçede onları sulamaya başladım.Bi taraftanda elime çapayı aldım ve diplerindeki yabani otları temizledim...yoruldum biraz ama öyle tatlı bir yorgunluktu ki o öyle güzel bir uğraştı ki anlatamam ...
Suyla ,ağaçla otlarla uğraşmak öyle güzel şeylerdi ki uzun bir süre sonra çok hoş vakit geçirdim .
   VE belki de ilk defa insanların neden köylerden şehirlere gelmediğini anladım ...Neden bıraksınlar ki o güzelim doğayı o güzelim yeşilliği neden terkedip bir eve hapsolmak için gelsinler ki....



    yaşlanarak değil yaşayarak ölmek için hayal dünyamın kapılarını açıp gerçek hayata ağaçlar dikeceğim....

   

Hiç yorum yok: